HEYECANLARI YİTİRMEK DEPRESYON MU?
Tadı kaçmış dünya yaşamının neresinde durulmalı ki, yeni tatlara yol alınabilsin? Düşünülmeli, belki konuşulmalı eş, dostla. Çıkar ilişkisi düşünmeyen, senin yönelişinden kendilerine herhangi bir pay çıkarmayanlardan olmalılar.
Var mı ki? Böyle kişiler kaldı mı? Bilinmez. İnsan kime neyi açsa, konuşsa, ya yalan yanlış dinleniyor ya da bu durumdan kendine ne yarar çıkar onun hesabını yapıyor.
Bu çok saçma. İnsanlar niye böyle yaşamak istiyor?
Yerine göre hiçbir şey yapmamanın da bir şeyler yapmak olduğunu niye düşünmek istemiyorlar. Her yapılan işin para kazandırması düşüncesi sanırım insanları artık bir takım ayrımlara götürüyor. Hep çevrelerinden ne alabileceklerinin sorgulamasını yapıyorlar ve insanlar arasındaki sağırlar diyalogunun nedeni şekilleniyor böylelikle. Anlaşamama üzerine ihtisas yapmak her halde çok çekici geliyor.
Bireyi yaşamak; toplumun bir parçası olduğumuzu hatırlamadan olur mu? Olmaz doğal olarak. Olursa da şu anki insan ilişkileri çıkar ortalık yere. Dökülen bu birbiriyle uyumsuz incik boncuklarla da hiçbir şey üretilemez sonuçta.
İnsan ilişkilerinden korkmak sonuç olmalı mı? Her ilişkide aynıları eksi hanesine yazıp toplarken olumlu düşünce aramak zorluyor insanı. İnanılır ki, verdiğin sürece alan her zaman olur, bu da sorgulanmalı. Verdiğini kafasına vurmazsan anlamamak için direniyor insanlar. Artık kişisel çıkar, ben duygusu etken oluyor bu davranışlarda belirginleşen
Dünyayı, evreni kavramak için yola çıkıp; sonunda kendine küçük bir dünya kurmak sonucuna yaklaşmak hiç de akıllıca olmasa gerek. Küçüle, küçüle yelek cebine girmek korkutmalı insanı. Mantık bunu reddediyor.
Ufukta karanlık görüntüsüyle gelen bulutlar,
Yağmurunu bırakır elbet.
Açıktaysan ıslanırsın.
Korunuyorsan eğer,
Mutlaka güneşte yüzünü gösterecektir,
Belki de gülümseyerek.
Elini uzatmış, seninle tokalaşıp,
Kendi enerjisinden sana da aktarmak için.